Olmayı düşleyipde olamadığınız bir kadın mısınız? O halde kulak verin;
Kadın çocukluğunda babasının prensesi olmalı, büyüdüğünde kendi değerini bilmesi için ve buram buram kadın kokması için.
Güven duygusu (özgüvenle karıştırılmasın) karşı cinse ve hayata olan güven ailede başlıyor, kız çocuğu için babanın kendisini sevdiği güveni ve prensesler gibi hissettirmesi, kadın olduğunda aktarılıyor erkekle olan ilişkisine.
Çocukluğunda prenses olan kız çocuğu, kadınlığını, dişiliğini, prensesliğini ve yumuşaklığını taşıyor ilişkilerinede.
Babasının prensesi öyle bir özgüvenle yürüyor ki hayata, prenses olmayı öyle bir sindiriyor ki içine, en çirkini (kalbi aklı ve yüzü) bile prenses muamelesi görüyor hayatta hakkatende.
Bu hayatta iki seçeneği var kadının ya prenses olursun, ya da prens hissettirirsin hayatındaki kurbağaları.
Bir kadın düşünün ki, kadın olmaktan korkan, dişiliğini yaşamaktan korkan ve prenses olmayı kendine yakıştıramayan. O zaman tek seçeneği kalıyor kadının; etrafındaki erkeği prensi yapmak, prensini sevgiye doyurmak, prensini hayata giydirmek, donatmak, prensini savaşa hazırlamak, hayata karşı zırhlarını kuşandırmak ya da direk önünde miğfer olmak.
Ben başka seçeneği seçenlerdenim, bazen prenses gibi bazen prensi bulmuş kadın gibi hissedenlerdenim.
Babam beni prenses gibi hissettirmedi ama insan gibi büyüttü, bizim ailede kadın erkek eşitti, erkeğe gizli hayranlığın duyulduğu bir aile değildik, ama prenses de değildim. Babasının değerlisiydim ama, 68 kuşağı bir babanın. Durum öyle olunca önce vatan diyen, önce insan diyen bir babanın yetiştirdiği çok iyi bir insan oldum bende, dolayısıyla prensesliğim gecikti biraz J
Prenses olduğumu 40 yaşında keşfettim. Ne kadar kırılgan olduğumu, ne kadar zarif ve ince olduğumu, hayatta bir erkeğin miğferi olamayacak kadar naif bir kişiliğe ve bünyeye sahip olduğumu, daima birilerini korurken kendimin korunmaya iytiyaç duyduğumu geçte olsa keşfettim.
Kadına hırs yakışmadığını, kadın hırs kokunca, üzerinde anne kokusunun kalmadığını, kadın kokusunun uçup gittiğini 40 yaşında öğrendim. Şimdi öğrendim ki prenses hissettirenlerden çok benim ne kadar prenses olduğumu hissettiğimdi önemli olan.
Şimdilerde dişli görünümlü kadından eser kalmayıp, dişi görünümlü bir kadına dönüştüm.
Tüm kadınların içleri iyiye doymayan tüm kadınların, içlerinde gizledikleri prensesi çıkarmasını diliyorum Tanrı’dan.
Ben şimdiye kadar içimdeki çocukla çok mutluydum, içimdeki çocukla yetindim hayata sıkı sıkı tutunurken. Ama şimdi o çocuk bana yetmez oldu, içimdeki prensesi keşfettiğimde daha da mutluydum. İçimdeki çocuk ve prenses gülgibi geçinip gidiyorlar şimdilerde. Sevgiyle kalın..
24 Şubat 2009 Salı
Kaydol:
Kayıtlar (Atom)